Saner, “İİT üyesi ülkelerin kalkınmasında kadınların rolü” toplantısına katıldı
3 Kasım, 2016Çavuşoğlu: “Umarım Kıbrıs’ta bir çözüm için buradaki görüşmeler önemli bir vesile olur”
4 Kasım, 2016Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk tarafı olarak İsviçre’ye; “Gerçekçilik ve makuliyet sınırları içerisine gideceklerini” belirterek, “Rumların toptancı yaklaşımlarını bir yana bırakmalarını temenni ediyoruz. Gerçekçilik ve makuliyet sınırları içerisine onların da gelmesini istiyoruz. ‘Sıfır asker sıfır garanti hiçbir şey kabul etmeyiz’ anlayışıyla bir çözüme gidilmeyeceğini Onların da kavramasını istiyoruz” dedi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, katıldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada, Kıbrıs konusuna değindi ve önümüzdeki hafta İsviçre’de gerçekleştirilecek müzakerelerden beklentilerini paylaştı.
Akıncı, İsviçre’de Kıbrıs müzakereleri kapsamında önemli bir hafta geçireceklerini belirterek, hedefin; “Kıbrıs’ta iki kesimli, iki toplumlu federal bir yapıyı, iki kurucu devletin siyasi eşitliğine dayalı bir yapıyı, iki tarafın da ‘evet’ diyebileceği bir yapıyı sonuçlandırabilmek” olduğunu vurguladı.
İsviçre’nin kendi gözünde bir son olmadığını ama sona giden bir önceki merhale olduğunu belirten Akıncı, “Eğer başarıda ve çözümden söz edebileceksek, eğer bir sonuca varamadan orda ayrılacaksak artık Kıbrıs sorununda da 2017 ile birlikte herkesin şapkasını önüne koyup düşünme zamanı gelmiş olacaktır. Çünkü 50 yıldır konuşulan bu mesele artık 50 yıl daha konuşulacak bir noktada değildir. Bunu BM dahil herkes bu şekilde idrak etmektedir artık” diye konuştu.
Akıncı şöyle devam etti:
“O nedenle Rumların toptancı yaklaşımlarını bir yana bırakmalarını temenni ediyoruz. Gerçekçilik ve makuliyet sınırları içerisine onların da gelmesini istiyoruz. ‘Sıfır asker sıfır garanti hiçbir şey kabul etmeyiz’ anlayışıyla bir çözüme gidilmeyeceğini onların da kavramasını istiyoruz.
Makul gerçekçi çözümcü olacağız ama bunların bir sınırı vardır. O sınırı aştığınız zaman o çözüm olmaktan çıkar ve herhangi bir yere varmak mümkün olmaz. Temenni ederiz ki Rum yöneticileri bu açık fikirlerle oraya gelebilsinler ve toptancı kestirmeci yaklaşımlarla değil bizleri dinlediklerinde kaygılarımızı gerçek manada anlayacak bir yaklaşım sergilesinler.
Biz o duyarlılık makuliyet ve gerçekçilik içinde gidiyoruz, bizim de isteyebileceklerimizin bir sınırı olduğunun biz de farkındayız. Ancak onlar da empati yapabilmeli, bizim kaygılarımızı anlayabilmeli. Eğer birbirimizin kaygılarını anlar ve bu adada eşit özgür ve güvenlik içinde toplumlar olarak eşit iki kurucu devlet olarak federal yönetimde de etkin bir paylaşımla geleceğe yol alabilirsek bu herkesin yararına olacak olan bir senaryo olacak.
Biz bunu gerçekleştirmek için gidiyoruz, temenni ederiz bu karşılığı orada onlardan da görebilelim.”