
Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” panelinin açılışında konuştu: “Çözüm, iki komşu devlet olarak yola devam etmek”
26 Mart, 2025
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz: “Biz Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümü savunuyoruz”
27 Mart, 2025Türkiye Cumhuriyeti (TC) Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından düzenlenen Stratcom Public Forum, “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” temasıyla Lefkoşa Concorde Otel’de yapıldı.
Etkinliğin açılışında konuşan TC Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri, Kariyerinin büyük kısmını Kıbrıs meselesine adamış bir diplomat olarak Kıbrıs Türk halkının sabrını hayranlıkla gözlemlediğini ve bu sabrın tükenmekte olduğunu da gördüğünü söyledi.
Bu sabrın, başarısız çözüm modelleriyle daha fazla zorlanmaması gerektiğini vurgulayan Başçeri konuşmasında, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki tarihi çağrısına uluslararası toplumun kulak vermesi gerektiğini dile getirdi.
Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri açılış konuşmasında, farklı ülkelerde gerçekleştirilen bu panel serisinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de düzenlenmiş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi, emeği geçen herkese teşekkür etti.
“Daha Adil Bir Dünya Mümkün” panel serisinin, tüm dünyayı ilgilendiren küresel yönetişim sorunlarının ele alınması açısından çok kıymetli olduğunu vurgulayan Başçeri, panelde dile getirilecek görüşlerin küresel düzeydeki tartışmalara ve Türkiye’nin politika ve tutumlarının şekillenmesine katkı sağlayacağına inandığını söyledi.
Dünyanın eşi görülmemiş bir değişim ve dönüşüm çağından geçtiğine dikkat çeken Başçeri, bir yandan teknolojik devrimler hızla ilerlerken, diğer yandan afetler, savaşlar, iklim krizi, ekonomik istikrarsızlık ve siyasal-sosyal patlamalar gibi felaketlerle karşı karşıya kalındığını kaydetti.
Tüm bu sorunlar karşısında, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ve küresel refah, barış ve adalete hizmet etmek amacıyla oluşturulan Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere mevcut siyasi ve mali mekanizmaların yetersiz kaldığını ifade eden Başçeri, bu durumun ciddi bir hayal kırıklığı yarattığını belirtti.
Birleşmiş Milletler sisteminin kuruluş misyonunu yerine getiremediğini, giderek işlevsiz ve atıl bir yapıya dönüştüğünü söyleyen Başçeri, mevcut küresel sistemin artık sorun çözmediğini, bilakis sorun ürettiğini söyledi.
Bu durumun, sistemin kendisinin başlı başına bir sorun haline geldiğini gösterdiğini dile getiren Başçeri, bunun en güncel ve dramatik örneklerinin Ukrayna ve Gazze’de yaşandığını ifade etti.
Başçeri, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü ve binlerce Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden olan soykırıma karşı BM Güvenlik Konseyi’nin “dur” diyememesinin, küresel yönetişim krizinin boyutunu ve BM’nin reforma olan ihtiyacını açıkça ortaya koyduğunu kaydetti.
1994 yılında Belgrad’da görev yaparken Srebrenitsa’daki katliamın BM Barış Gücü’nün gözleri önünde gerçekleştiğine şahit olduğunu anlatan Başçeri, bugün Gazze’de yaşananlara BM’nin sessiz kalmasının kendisinde benzer duygular uyandırdığını dile getirdi.
Küresel karar alma mekanizmalarının dünyanın değişen şartlarına uyum sağlamasının zamanının çoktan geldiğini belirten Başçeri, bu yönde uzun yıllardır süren reform çalışmalarının önemini vurguladı.
BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının gözden geçirilmesinin, Birleşmiş Milletler reformunun en tartışmalı konusu olduğunu kaydeden Başçeri, BM üyelerinin çoğunluğunun konseyin reforma tabi tutulması ve üyeliğin genişletilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduğunu kaydetti.
Ancak bu genişlemenin nasıl yapılacağına dair ciddi görüş ayrılıkları bulunduğunu aktaran Başçeri, uluslararası sistemin daha kapsayıcı ve etkin bir yönetişim yapısına kavuşturulmasının zorunlu olduğunu dile getirdi.
Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslüman toplumların karar alma süreçlerinde hak ettikleri şekilde temsil edilmediğini ifade eden Başçeri, BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkına sahip bir Müslüman ülkenin bulunmasının artık bir zorunluluk olduğunu söyledi.
Beş daimî üyenin, adaleti esas alan bir güç paylaşımı yapmak yerine sorunları bastırmaya çalıştığını dile getiren Başçeri, bu ülkelerin değişim dalgasına direnerek sorunların büyümesine neden olduklarını belirtti.
Küreselleşen dünyada, bir bölgede yaşanan olayların neredeyse eş zamanlı olarak başka yerlerde de hissedildiğine dikkat çeken Başçeri, uluslararası barış ve güvenliğin sadece beş ülkenin kararına bırakılamayacağını belirtti.
Başçeri bu bağlamda, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifade ettiği “Dünya beşten büyüktür” ve “Daha adil bir dünya mümkün” şiarıyla yürütülen mücadele kapsamında daha kapsayıcı bir küresel sistemin inşasının önemine işaret etti.
Konuşmasında panelin ilk tartışma sorusuna dikkat çeken Başçeri, sorunun “İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan uluslararası düzen hangi krizleri çözmede başarısız olmuştur?” şeklinde olduğunu belirtti.
Bu sorunun, “Hangi krizleri çözmede başarılı olmuştur?” şeklinde de sorulabileceğini ifade eden Başçeri, her iki şekilde de akla gelen ilk örneğin, yıllardır BM gündeminde olan ve çözüme kavuşturulamayan Kıbrıs meselesi olduğunu kaydetti.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde BM reformunun konuşulduğu bir ortamda bu konudaki düşüncelerini paylaşmak istediğini belirten Başçeri, BM Barış Gücü’nün 60 yıllık varlığının adeta “kutlandığını” ancak çözümsüzlüğe hizmet eden bir görünüm sergilemeyi sürdürdüğünü söyledi.
Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün, dünyada örneği görülmemiş bir şekilde yalnızca bir taraf, yani Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından finanse edildiğini ifade eden Başçeri, bu yapının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırlarında, ev sahibi ülke anlaşması olmadan faaliyet göstermesinin ancak, itirazlar saklı kaymak kaydıyla, Kıbrıs Türk makamlarının iyi niyetli iş birliği sayesinde mümkün olabildiğini vurguladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin onayı alınmadan görev süresi uzatılan BM Barış Gücü’nün meşruiyetinin tartışmalı olduğunu kaydeden Başçeri, Barış Gücü’nün iki tarafa eşit davranma ilkesinden uzaklaştığını ifade etti.
Başçeri, yıllar boyunca ara bölge ihlallerine göz yuman barış gücünün, insani bir proje olan Yiğitler-Pile Yolu yapımını hakkaniyetsiz şekilde engellemesinin tarafsız olmadığını bir kez daha gösterdiğini dile getirdi.
BM Barış Gücü’nün adada 1964 yılında tesis edildiğini hatırlatan Başçeri, 1964 ile 1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkının neler yaşadığını büyüklerin iyi bildiğini söyledi.
Adadaki barışın ancak 1974 yılında sağlanabildiğini ifade eden Başçeri, barışı sağlayan gücün Türk Silahlı Kuvvetleri’nin caydırıcı varlığı olduğunu ve bu barışın yılmaz kurucusu olmaya devam edeceğini kaydetti.
Birleşmiş Milletler ve uluslararası toplumun, Kıbrıs Türk halkına daha önce başarısız olduğu kanıtlanmış modelleri dayatmasının artık kabul edilemeyeceğini vurgulayan Ali Murat Başçeri, taraflar arasında ortak zemin olmadığını tespit etmesinin BM Genel Sekreteri Guterres’in adil yaklaşımının çok önemli bir göstergesi olduğunu belirtti.
Geçen günlerde gerçekleştirilen Kıbrıs konulu geniş formatlı gayri resmi toplantının, adada iş birliğinin tesisi bağlamında önemli olduğunu belirten Başçeri, geçmişte de bazı BM genel sekreterlerinin samimi çabalarına tanıklık ettiklerini ifade etti, Annan Planı’nın bu çabaların en önemlilerinden biri olduğunu belirtti.
Öte yandan Annan’ın görevden ayrıldıktan sonra yazdığı anılarda Kıbrıs’a hiç yer vermemesini eleştiren Başçeri “Keşke biraz daha cesaretli olabilseydi. Keşke yaşadıklarını anılarında anlatabilseydi. Ancak o da Rum tarafınca başarısızlığa mahkûm edildi” dedi.
Kıbrıs Türk halkının son 50 yıldır maruz kaldığı izolasyonların, artık sessiz bir insanlık suçuna dönüştüğünü ifade eden TC Lefkoşa Büyükelçisi Başçeri, Türkiye’nin bu izolasyonlardan Kıbrıs Türklerinin en az şekilde etkilenmesi için çaba harcamaya devam edeceğini belirtti.
Tüm kurumları ve özel sektörüyle Türkiye’nin, KKTC ile her alanda iş birliğini sürdüreceğini kaydeden Başçeri, iyi niyetli ve iş birliğine açık olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası toplumda hak ettiği saygın konuma ulaşmasının Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin borcu olduğunu söyledi.
Adadaki tek çözümün, iki devletin yan yana nasıl yaşayacağını belirleyecek iki devletli çözüm olduğunu dile getiren Başçeri, diğer tüm yolların denendiğini ama hiçbir sonuç alınamadığını ifade etti.
Kariyerinin büyük kısmını Kıbrıs meselesine adamış bir diplomat olarak Kıbrıs Türk halkının sabrını hayranlıkla gözlemlediğini belirten Başçeri, bu sabrın tükenmekte olduğunu da gördüğünü söyledi.
Bu sabrın, başarısız çözüm modelleriyle daha fazla zorlanmaması gerektiğini vurgulayan Başçeri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki tarihi çağrısına uluslararası toplumun kulak vermesi gerektiğini dile getirdi.
Başçeri konuşmasını daha adil bir dünya ve daha adil bir uluslararası toplumun mümkün olduğuna, refah içinde yaşayan iki devletli bir Kıbrıs adasının kurulabileceğine gönülden inandığını dile getirerek tamamladı.