
Meclis Başkanı Öztürkler Azeri heyeti kabul etti
31 Ocak, 2025
Öztürkler: “Kıbrıs’ta barışın simgesi Türk Silahlı Kuvvetleri’dir”
3 Şubat, 2025Kıbrıs’ta konuşlu Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün (BMBG) görev süresinin 31 Ocak 2026 tarihine kadar bir yıl süreyle uzatılmasına ilişkin 2771 (2025) sayılı BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı 31 Ocak 2025 tarihinde kabul edilmiştir.
Unutulmamalıdır ki, Barış Gücü’nün KKTC sınırları içinde faaliyet göstermesinin en önemli nedeni, alınan kararlara itirazlarımıza rağmen makamlarımızın iyi niyetle işbirliği yapmasıdır. Güvenlik Konseyi, Kıbrıs Türk tarafının onayını almadan Barış Gücü’nün görev süresini uzatarak aynı hatayı tekrar etmiştir. BMBG’nin görev yönergesinin uzatılmasına dair sözde “Kıbrıs Hükümeti”nden alınan rızaya yapılan atıf kabul edilemezdir. Kıbrıs Türk tarafının iradesini ve varlığını yok sayan bu yaklaşımı kesinlikle reddediyoruz. Kuzey Kıbrıs’ta egemenlik, Kıbrıs Türk halkına ve onun Devleti olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne aittir. Barış Gücü’nün ülkemizdeki faaliyetlerini yalnızca meşru bir temele dayandırarak sürdürmesi gerektiğini ise bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isteriz.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964 tarihli ve 186 sayılı kararıyla kurulan Barış Gücü’nün Kıbrıs’taki varlığı 61. yılına ulaşmıştır. Ne yazık ki, bu süre zarfında Barış Gücü Ada’daki iki tarafa eşit davranma ve anlaşmazlıklara adil çözüm bulma gibi temel görevlerini yerine getirememenin yanısıra, sürdürülemez olan statükonun koruyucusu durumuna gelmiştir.
Nitekim, 15 Ekim 2024 tarihinde gerçekleşen gayrıresmi akşam yemeği sonrasında BM Genel Sekreteri tarafından açıkça dile getirilmesine ve raporlarında belirtilmesine rağmen, Güvenlik Konseyi’nin kararında iki taraf arasında ortak bir zemin bulunmadığını kayda geçirmemesi, Rum tarafının amaçlarına hizmet ettiğinin bir göstergesidir. Artık geçerliliğini yitirmiş olan “iki toplumlu, iki kesimli federasyon” modeline yapılan atıfların korunması ise talihsiz bir durumdur. Gerçeklerle bağdaşmayan ve başarısızlığı kanıtlanmış bir modeli dayatmak, Kıbrıs Türk halkının iradesine büyük bir saygısızlıktır.
Bugün Kıbrıs’taki en gerçekçi çözüm, mevcut iki Devletin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü temelinde karşılıklı iyi komşuluk ilişkileri kurmalarına dayanmaktadır. Gerçekleşmesi öngörülen ve garantör güçlerin de katılacağı genişletilmiş gayrıresmi toplantı öncesinde, Ada’da kalıcı işbirliği ve istikrarın sağlanabilmesi için BM Güvenlik Konseyi üyelerinin, Ada’da iki ayrı halk ve iki ayrı Devletin varlığını kabul etmesi suretiyle yeni bir yaklaşım benimsenmesi elzemdir.
Maalesef söz konusu karar, sahadaki son gelişmeleri gerektiği gibi yansıtmamaktadır. Rum tarafının son dönemlerde Ada’daki ve bölgemizdeki hassas dengeleri sarsmak suretiyle sanki bir savaşa hazırlanıyormuşçasına gerçekleştirmekte olduğu askeri faaliyetleri ve işbirliklerini görmezden gelmekte ve Rum tarafının ara bölge ihlallerinin ciddiyetini her zaman olduğu gibi yansıtmamaktadır. Ayrıca, raporlama döneminde Rum polisinin BMBG personeline yönelik agresif davranışlarına ve özellikle ara bölgede sıkışan mültecilere yönelik kötü muamelesine dolaylı bir şekilde değinilmesi, öte yandan Rum tarafının baskıları nedeniyle 2023 yılında Pile’de gerçekleşen olaya atıfta bulunulması iki tarafa eşit muamele edilmediğinin açık bir göstergesidir.
Kıbrıs Rum tarafına gayrı yasal bir şekilde “devlet” muamelesi gösteren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin BM Barış Gücü’nün görev süresini uzatan kararlarının tarafımızca kabul edilmediğini bir kez daha vurgulamak isteriz.