Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres ile New York’ta görüştü.
Cumhurbaşkanı Tatar görüşme sonrasında basına açıklama yaparak, Genel Sekreter Guterres’e teşekkür etti, küresel kriz ve zorluklarla mücadelede sergilediği cesur liderlikten dolayı kendisini kutladı.
Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Tatar yaptığı açıklamada şunları belirtti:
“Bu yıl ikinci kez Genel Sekreter ile yüz yüze toplantı gerçekleştirdik. Hatırlanacağı üzere, Nisan ayında New York’ta yine buradaydım.
Kıbrıs Türk tarafının tutumu açık ve nettir. Doğal haklarımızın, yani egemen eşitliğimiz ve eşit uluslararası statümüzün kabul edilmesi durumunda, Kıbrıs sorununun kökten çözümü için yeni ve resmi bir müzakere sürecinin başlamasına hazırız. Federal temele dayalı müzakereler, yarım asrı aşkın bir süredir farklı süreçlerde sürdürülmüştür. Federal temele ilişkin müzakereler, Kıbrıs Rum halkının 20 yıl önce ayrı ayrı yapılan eşzamanlı referandumlarda Kıbrıs Türk halkı tarafından kabul edilen kapsamlı Annan Planı’na ezici bir çoğunlukla hayır oyu kullanmasından dolayı başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
Federal bir çözüm için yapılan son ve nihai girişim 7 yıl önce Crans-Montana’da çökmüş olup, bunun nedenlerine Genel Sekreter de şahit olmuştur.
Kıbrıs’ta artık gerçekçi, sürdürülebilir ve iki devletin iyi komşuluk ilişkileri ve işbirliği içinde olabileceği bir çözümü sağlayacak yeni bir öneri sunuyoruz.
Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve iki ayrı devlet vardır. Her iki taraf da 60 yılı aşkın bir süredir kendi kendini yönetmektedir.
Geçmişe tekrardan dönmek istemiyoruz. Refah içerisinde, istikrarlı bir şekilde geleceğe bakmak istiyoruz. Kıbrıs Adası’nı bu bölgede bir barış feneri haline getirebiliriz. Bunu başarmanın yolu; tükenen ve geçersiz temeldeki müzakerelerde ısrar etmek değil, denklemin dışında düşünebilmektir.”
Genel Sekretere müzakere yoluyla çözüme olan bağlılığını yinelediklerini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, iki tarafın çeşitli konularda eşitliğe dayalı ve yarar sağlayıcı şekilde yapacağı işbirliğine, diplomasi ve diyaloğa öncelik verilmesine ilişkin görüşünü ortaya koyduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Tatar, “Hepimizin bildiği üzere, Genel Sekreter’in Özel Temsilcisi Sayın Holguin’in görev süresi Temmuz ayında sona erdi. Yapılan çalışma faydalıydı ancak olumlu sonuç vermedi. Ortak bir zemin bulunmaması nedeniyle bundan sonra atılacak adımları ve adamızın geleceğini görüşmek üzere bir toplantı düzenlenmesi ihtimali için Genel Sekreter ile görüştük” dedi.
Bu toplantının öze ilişkin unsurları içermeyeceğine, resmi bir müzakere olmayacağına ve elbette tükenen federal temele ilişkin unsurları içermeyeceğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, iki taraf arasındaki güveni zedeleyen engelleyici politikaları da ele aldıklarını söyledi.
“Kıbrıs Rum liderliği şu anda baskıcı davranışlar ortaya koyarak, yatırımcıları tutuklamakta, yüksek öğrenim kurumlarımızı itibarsızlaştırmaya ve turizm acentelerinin KKTC’ye tur düzenlemelerini engellemeye çalışmaktadır” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderliğinin Kıbrıs Türk ekonomisini yok etmeyi hedeflediğine işaret etti. “Bu durum sadece adada yaşayan halklar arasındaki iletişime zarar vermekle kalmamakta, aynı zamanda sonuç odaklı diyalog için uygun bir atmosfer yaratma çabalarını da yok etmektedir” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a BM’nin 79. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Kıbrıs’a ilişkin sözleri dolayısıyla teşekkür eden Cumhurbaşkanı Tatar, “Sayın Erdoğan yaptığı konuşmada, halkımın doğrudan uçuş, doğrudan ticaret ve doğrudan temaslardan yararlanmasını engelleyen adaletsizliğe ve izolasyonun devam etmesine değinmiş, dünyanın KKTC’yi resmen tanıması ve diplomatik, siyasi, ekonomik ilişkiler kurması gerektiğine dikkat çekmiştir” dedi.
Uluslararası toplumun, Kıbrıs Türk halkına yönelik insan hakları ihlallerinin sona erdirmesinin ve son 60 yıldır Kıbrıs Türk halkına uygulanan insanlık dışı ve haksız izolasyonun kaldırılmasının zamanının geldiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Tatar, “Özellikle gençlerimiz için umut olmaya hazırız. Mücadelem, halkımın temel insan haklarını geri alması içindir ve bu uğurda, bu mücadeleden vazgeçmeyeceğim” dedi.