Eide: “Her iki lider de 2016’da Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için kararlı”
Date Added: 08 Haziran 2016, 07:34

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından dün kabul edilen Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, yapıcı ve kapsamlı bir toplantı gerçekleştirdiklerini, bugün (dün) Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri ile de görüştüğünü ve her iki liderin tekrardan, 2016’da Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için kararlı olduğunu gördüğünü kaydetti.

Her iki liderin de kaybedilecek zaman olmadığını savunduğunu son toplantılarında da ortaya koyduğunu kaydeden Eide, gelecek haftaların en verimli bir şekilde planlanması gerektiğini ifade etti.
Bugünkü toplantıda liderlerin, “müzakerelerde hangi aşamada bulunulduğunu, son bir yılda nelerin başarıldığını” genel olarak değerlendireceğini belirten Eide, gelecek haftalarda en üst düzeyde ele alınabilmeleri için, uzlaşıya varılmamış konuların neler olduğunun belirlenmesi gerektiğini söyledi.
Eide, “Bu, Liderlerin bu konuları daha doğrudan bir şekilde ele almaya hazır oldukları anlamına gelmektedir” dedi.
Müzakerelerde pek çok ilerleme kaydedildiğini ancak yapılacak çok için olduğunun saklanmaması gerektiğini kaydeden Eide, Liderlerin kararlıklarını açıkça ortaya koyduğunu, son birkaç hafta içerisinde kararlılıklarının daha da arttığını gözlemlediğini kaydetti. Eide, “Çünkü sürekli kararlılık sergilemedikleri takdirde bir çözümün olmayacağını gördüler” dedi.
Yakınlaşmaların ve uzlaşma olmayan noktaların yazılı olduğu bir belgenin bulunması halinde, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri’nin neden yakınlaşmaların ve uzlaşı sağlanmayan noktaların net bir şekilde ortaya konması yönünde talepte bulunduğu, şeklinde bir soruya karşılık Eide, ellerinde yüzlerce sayfadan oluşan bir belgenin bulunduğunu, belge üzerinde anlaşma sağlanan konuların siyahla yazıldığını, üzerinde uzlaşı sağlanmayan konularda Kıbrıs Türk tarafının görüşlerinin kırmızı, Kıbrıs Rum tarafının görüşlerinin ise mavi renkte yazılını anlatı.
Eide, bir yıllık görüşmelerin ardından müzakerelerin geldiği nokta hakkında “Genel ortak bir anlayış” elde etmek gerektiğini, bunun zamanın daha verimli kullanılmasına yardımcı olacağını söyledi.