Ertuğruloğlu ve Çavuşoğlu Ankara’da ortak basın toplantısı düzenledi
Date Added: 01 Nisan 2022, 11:07

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, ile KKTC Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, gerçekleştirdikleri görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Ertuğruloğlu’nun, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’la bir araya geldiğini hatırlatan Çavuşoğlu, iki görüşmede Kıbrıs meselesinin ele alındığını anlattı.

Kıbrıs meselesinin çözüme kavuşturulmasının Türkiye’nin öncelikli konularından olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, “Kıbrıs Türk halkının meşru haklarının ve güvenliğinin teminat altına alınması gerekir. Çözüm adil, kalıcı ve sürdürülebilir olmalı. Bu mesele geçmişi ve geleceği ile sahiplendiğimiz milli davamızdır.” dedi.

Çavuşoğlu, Rum tarafının tavrının uzlaşmaz olması nedeniyle 2004 yılındaki Annan planı, 2017’deki Crans Montana görüşmeleri ve geçen yıl Cenevre’de yapılan tüm girişimlerin baltalandığını vurguladı.

Rum tarafının geçmişte reddettiği federasyon modelini savunmaya başladığını da belirten Çavuşoğlu, “Kıbrıs’ta bir çözüm aranıyorsa bunun sahadaki gerçekler üzerine inşa edilmesi şart. Bu çerçevede Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi gerekir. Süreç bu sağlıklı temel üzerinde başladıktan sonra elbette taraflar uygun görecekleri iş birliği modellerini kendi aralarında müzakere edebilirler.” diye konuştu.

KKTC’nin, Maraş’ta attığı adımları da Türkiye’nin desteklediğini ifade eden Çavuşoğlu, “Maraş açılımının uluslararası hukuka tamamen uygun olduğunu bir kez daha tekrarlıyorum. KKTC makamları yeni mağduriyetler yaratmayı değil mevcut mağduriyetin giderilmesini amaçlamaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

Çavuşoğlu, aksi yöndeki iddiaların ise Rum propagandası olduğunu söyledi.

Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hem kendi kıta sahanlığındaki haklarını hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya kararlı olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, “Bu kararlılık aynen bugün de geçerlidir. Kıta sahanlığımızı ihlal etme girişimlerinin olduğunu hatta bir yıl içinde dokuz defa girişimde bulunduklarını ve buna müsaade etmediğimizi daha önce de açıklamıştık.” ifadesini kullandı.

Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’e yönelik Kıbrıs Türklerinin de katılacağı bir uluslararası konferans teklifinin halen geçerli olduğuna da dikkati çekerek KKTC’nin de bu yönde öneri ve tekliflerinin bulunduğunu anımsattı.

Rum yönetiminin ise geçmişte getirilen önerileri yeni önerilermiş gibi gösterdiğini belirten Çavuşoğlu, “Bu öneriler ömrünü tüketmiştir ve ciddi değildir. Uluslararası toplum artık gerçeklerin bilincine vararak meselenin özünü odaklanmalıdır. Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünü teşkil etmelidir.” diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, ise konuşmasında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Bakan Çavuşoğlu’nun dünyaya barış ve diplomasi dersi veren dünya liderleri konumunda olduğunu söyledi.

Kıbrıs konusunda Bakan Çavuşoğlu’nun söylenmesi gereken her şeyi söylediğin kaydeden Ertuğruloğlu, Kıbrıs meselesinin sadece Kıbrıs Türk’ü ile Kıbrıs Rum’u arasında bir mesele olmadığını belirterek “(Kıbrıs meselesi) Doğu Akdeniz’de Türk ulusunun meselesidir, Doğu Akdeniz’de Türk ulusunun çıkarları söz konusudur, savunulması meselesidir. Bu bir ulusal davadır. Biz, siz diye bir anlayış bu ulusal dava da söz konusu olmaması gerekir. Türkiye, herhangi bir başka ülke değildir, Türkiye ana vatanımızdır, garantörümüzdür.” dedi.

Ertuğruloğlu, 2023’te Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde gerçekleştirilecek liderlik seçimlerinin Kıbrıs meselesinin çözümüne etkisinin olup, olmayacağına yönelik soruya, “Ben olacağına inanmıyorum, Kıbrıs meselesi, kurucu Cumhurbaşkanı rahmetli Rauf Denktaş’ın yıllar önce ifade ettiği gibi, bir statü meselesidir. Yani Rum tarafının taşımaması gereken ama taşıdığı devlet statüsü; Kıbrıs Türkü’nün de taşımaması gereken ama dünyanın taşıttığı o devletin toplumu statüsü. Bu statüler denkleştirilmediği, eşitlenmediği sürece herhangi bir müzakere sürecinin başarılı olması söz konusu değildir. 53 yıllık müzakere sürecinin başarısızlığı da bunu kanıtlamaktadır.” yanıtını verdi.

Rum tarafında seçim sonucunda Kıbrıs meselesine ilişkin herhangi bir değişikliğin olmayacağını dile getiren Ertuğruloğlu, her Rum liderin “Ulusal Konsey” kararlarına bağlı kalmakla yükümlü olduğunu, onun dışında politika geliştirmesinin söz konusu olmadığını söyledi.

Ertuğruloğlu, “Kıbrıs konusunda top, uluslararası camianın sahasındadır. Rum tarafında da değil, bizim yapacağımız başka bir şey de yoktur. Biz savunabileceğimiz en doğru politikayı savunuyoruz; ‘egemen eşitlik, eşit uluslararası statü’, bundan geri adım atmamız söz konusu değildir.” dedi.

Ada’daki Birleşmiş Milletler (BM) Barış Gücü’nün görev süresinin uzatılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Ertuğruloğlu, şunları kaydetti:

“Rumlara, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti Devleti’ muamelesi yaptıkları sürece, o görev süresini uzatırken, o devletin rızasını alıyorlar, görüşünü soruyorlar öyle uzatıyorlar. Bize görüş soran yok, çünkü BM’ye göre biz Kıbrıs Cumhuriyeti denen, ‘Rum devletinin’ aslında, onun bir toplumuyuz. Yıllarca Türk tarafı, iyi niyetle hoşgörülü yaklaşımıyla Barış Gücü’ne dedik ki ‘Bizden görüş sormuyorsunuz, izin almıyorsunuz, görev süresini uzatıyorsunuz. Biz size iyi niyetle, bu ev sahipliğini, misafirperverliğini gösteriyoruz.’

Son dönemlerde, gerek Ada’da olsun gerek, New York’ta genel merkezde, BM yetkililerine çok ciddi bir şekilde şunu dedik: ‘Ya bizimle de resmi bir anlaşma yaparsınız ya da BM’nin KKTC’deki varlığı sona erebilir. Zaten sizin Ada’da barışı sağlayan askeri birlik olmadığınızı dünya bilir.’

Kıbrıs Türkü’nün 1963’ten 1974’e kadar, en kötü yılları, bütün olumsuzluklar, Kıbrıs Türkü’nün maruz kaldığı mezalimler, Ada’da sözde barış gücü adını taşıyan BM askerinin var olduğu yıllarda oldu. Kıbrıs Türkü, barışı, huzuru, güveni 1974’te Barış Harekatı ve sonrasında yaşadı ve yaşamaya devam ediyoruz. Barış Gücü denilen birliğin, KKTC’den çıkması Kıbrıs Türkü’nün huzuru, güvenliği açısından hiçbir olumsuzluk içerecek değildir. BM, kendilerine mahkum olduğumuzu zannediyorsa mahkum değiliz. Önümüzdeki dönemde, yine bizi muhatap kabul etmeden, uzatma yoluna giderlerse herhalde atmamız gereken bazı adımlar olacaktır.”