Warning: Invalid argument supplied for foreach() in /home/mfagovct/pio.mfa.gov.ct.tr/wp-content/themes/mariselle/framework/framework/helpers/general.php on line 1275
KKTC’nin 40 yıl önce kuruluşunda görev alanlar o günleri anlattı
Date Added: 14 Kasım 2023, 15:29

Mehmet Kemal Firik  – ANADOLU AJANSI 

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 40 yıl önce kuruluşu ve devletin altyapısının oluşturulmasında görev alan tanıklar, o dönem yaşanan zorlu süreci anlattı.

KKTC’nin ilan edildiği 15 Kasım 1983’te Kurucu Meclis üyelerinden olan ve ilk kabinede İskan ve Rehabilitasyon Bakanlığı yapan eski Başbakan Hakkı Atun, AA muhabirine, KKTC’nin kuruluş sürecinin aslında Rumların Türklere karşı toplu katliamları gerçekleştirdikleri “Kanlı Noel” olarak bilinen 21 Aralık 1963’te başladığını söyledi.

Aktif siyasette yer alan biri olarak 1963 itibarıyla Kıbrıs Türklerinin, Rumlar ile bir araya gelmesi gibi bir fikirlerinin olmadığını kaydeden Atun, Türkiye’nin yaptığı Kıbrıs Barış Harekatı’nın hemen ardından Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın “federe devlet” yerine bağımsız bir devlet ilan etmeyi düşündüğünü ancak dönemin şartlarının buna elvermediğini belirtti.

Atun, KKTC’nin kuruluşunun ilanını, önceden Denktaş ile çok az sayıda insanın bildiğini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

“Benim bile o dönemde milletvekili olduğum ve parti genel sekreterliğinden yeni ayrıldığım halde bağımsız devlet ilan edileceğinden haberim yoktu. Denktaş Bey, o dönem bu olayı önceden bilen kişilerin sayısının bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar olduğunu daha sonra açıklamıştı. Kıbrıs meselesinde ABD Başkanı Lyndon B. Johnson’un, dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye gönderdiği Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmekten kaçınmasını isteyen mektubun etkisi vardı ve Denktaş, ABD, KKTC’nin kuruluşuna müdahale eder endişesiyle akıllıca bir taktikle bu olayı gizli tutmuştu.”

  KKTC’nin kurulacağından 14 Kasım 1983 akşamı Cumhurbaşkanı Denktaş’ın Kurucu Meclis’in 40 milletvekiline verdiği yemekte haberinin olduğunu ve o an sevinçten gözyaşlarını tutamadığını anlatan Atun, mecliste bağımsız bir devlet için el kaldırmaktan her zaman mutluluk duyduğunu söyledi.

Atun, KKTC’nin maddi imkansızlıklar ve çok zor şartlar altında kurulduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

“Devletin sosyal altyapısını Türkiye’nin desteğiyle 10 yılda oluşturduk. İlk kurulduğunda devlet vardı fakat sosyal altyapı yoktu. İnsanları artık yerlerine yerleştirmek, iş sahibi yapmak, ekonomik sorunlarını çözmek zorundaydık. Türk askeri Kıbrıs Türklerini katliamlardan kurtarmıştı, siyaseti ise altyapımızın oluşumuna destek verdi. Tüm bu sürecin rayına oturması 10 yılımızı aldı.”

“Bağımsız devlet ilan edileceğini 2,5 hafta önceden biliyordum”

KKTC’nin “Bağımsızlık Bildirgesi”ni hazırlayan ekipte yer alan ve uzun yıllar KKTC Dışişleri’nde çeşitli görevlerde bulunan diplomat Osman Ertuğ da Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ın, 15 Kasım 1983’ten 2,5 hafta önce kendisini çağırarak, gizlilik içinde İstanbul üzerinden Ankara’ya Türk Dışişleri’ndeki ekibe katılıp bildirgenin hazırlanması için çalışmasını istediğini aktardı.

Görevi alır almaz gizlice İstanbul’a hareket ettiğini belirten Ertuğ, “Çok duygulandım. Bu görev bana verildiği için büyük onur duydum. Bağımsız devlet ilan edileceğini 2,5 hafta önceden biliyordum, kimseyle paylaşamazdım. Türk Dışişleri’nde çalışmaya başladık. Zaman yetmediği için akşamları kaldığım otelde bildirgenin İngilizceye çevrisini yapıyordum.” dedi.

Ertuğ, 15 Kasım öncesi Kıbrıs’a döndüğü halde halen bildirge üzerinde rötuş ve yabancı dillere çeviri çalışmalarını sürdürdüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:

“Dışarıda KKTC’nin kurulduğuna dair konuşma yapılırken, ben Dışişleri’nde halen ‘Bağımsızlık Bildirgesi’ üzerinde çalışıyordum. Yazım tamamlanmıştı artık görevim bildirgenin son kontrollerini yapıp zarflara konularak yabancı ülkelere gönderilmesini sağlamaktı. Denktaş Bey’in kuruluş konuşmasının sesi, Dışişleri’ndeki ofisimin camından geliyordu. Orada olmak istiyordum ama işim vardı. Sonra işimi bitirdim ve ben de o coşkulu kalabalığa katıldım.”

Ertuğ, KKTC’nin “Bağımsızlık Bildirgesi”nin insan hakları ve hukuk anlamında evrensel ve ulusal değerler içerdiğini vurgulayarak, her Türk gencinin bu bildirgeyi okuması gerektiğini sözlerine ekledi.