Erhürman: “Kıbrıs Türk tarafı kapıların açılmasını geciktiren taraf olmayacak”
28 Eylül, 2018Akıncı: “Guterres, Kıbrıs Türk tarafının tüm süreçlerdeki olumlu katkısının farkında”
1 Ekim, 2018Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Kıbrıs sorunu için görevlendirdiği geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’un birkaç hafta içinde sunacağı raporla ”şapkadan tavşan çıkarmasını beklemediğini, o şapkada üç aşağı beş yukarı ne bulunduğunun belli olduğunu” söyledi.
Özersay, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Guterres’in New York’taki görüşmesinin ardından AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
BM Genel Sekreteri’nin 50 yıl aradan sonra daha önce yapılmayan bir şey yaparak müzakereler kaldığı yerden devam etsin demek istemediğini söyleyen Özersay, ”Geldiğimiz noktada yarım asırdan sonra yapılabilecek en doğru şey de bu türden bir sorgulama.” dedi.
“Samimi bir şekilde Kıbrıs’ta aynı şey için bir çaba ortaya koyuluyor mu yoksa aynı şey söylenip farklı şeyler mi isteniyor” sorusunun cevabının aranması gerektiğine dikkati çeken Özersay, şöyle konuştu:
”Kıbrıs’ta hepimiz iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu desteklediğimizi söylüyoruz ama aslında Kıbrıs Rum liderliğinin genel anlamda böyle bir federasyondan anladığıyla Kıbrıs Türk liderliğinin federasyondan anladığı arasında önemli farklar var. Federasyon dediğimiz şey paylaşmaya dayalı bir ortaklık ve bu ortaklık yönetimin, zenginliklerin paylaşılmasını gerektirir. Kıbrıs Rum toplumu bizimle yönetimi ve zenginlikleri paylaşmaya hazır mı sorusuna cevabım hayırdır. Çünkü Kıbrıs Rum tarafı sorun çözülmeden Avrupa Birliği üyesi olduğu için aslında ben yönetimi, doğal zenginlikleri paylaşmasam da AB üyesi olabiliyorum, Kıbrıs sorununu çözmeme gerek yok ki gibi bir algı var. Ortada bir tüketilmişlik sendromu var. Bu, bir yorgunluğu da beraberinde getiriyor.”
Özersay, başarısızlığa uğrayan her müzakere sürecinin iki toplumun da hem kendi siyasi liderliklerine hem müzakere süreçlerine hem de BM’ye olan güvenini sarstığına, kredibilitenin erozyona uğradığına değinerek, ”Gerçekten başarıya ulaşılacağından emin olunmadıkça bir müzakere sürecine girmek Kıbrıs’ı daha fazla bölünmüşlüğe, çözümsüzlüğe, yılgınlığa götürür” değerlendirmesinde bulundu.
Özersay, eski müzakere sürecinin kapanmasının ardından ne tür bir yol izleneceği ve bir B planının bulunup bulunmadığı sorusuna ise şöyle cevap verdi:
”Bundan sonra nasıl bir müzakere sorusunun yanıtı iki ayaklı. Bu ayrımı yapmak da çok önemli. Birincisi yöntemle ilgili, tarihi, takvim, hangi düzeyde, garantörlerin baştan itibaren katılımıyla uluslararası bir konferans şeklinde mi? Sonuç alıcı bir yöntemin kullanılmasından bahsediliyor. Bunun içerisine müzakere edilir de başarısız olursa ne olur, Kıbrıslı Türklerin üzerindeki şu engel, doğrudan uçuş yasağı vs. kalkar mı gibi şeyler de konulur. Bir diğer önemli nokta ise ortak vizyon var mı meselesidir. Bu nokta netleşmeden müzakerelerin başlayacağı kanaatinde değilim. İki taraf gerçekten aynı türde bir paylaşıma dair ortaklık mı müzakere etme niyetinde bunun samimiyetle bir sorgulanması lazım. ”