Sadelik ve huzur adası Kıbrıs
Date Added: 17 Ağustos 2020, 12:04
Saffet Emre TONGUÇ – HÜRRİYET

Bu yıl tüm tatil planlarının temel belirleyicisi pandemi ve onun hayatlarımıza getirdiği yeni normal. Nispeten riski az bulunan rotalar ve oteller tercih sebebi olarak öne çıkıyor. Kıbrıs da öyle bir yer işte. Vaka sayısı yok denecek kadar az. Üstelik, KKTC’ye gittiğinizde hem doğa hem kültür tatili için pek cömert olduğunu göreceksiniz. İster deniz-güneş-kum üçlüsünün tadını çıkarabilir ister tarihte katman katman bir yolculuğa çıkabilirsiniz.

Kıbrıs her zaman gözde bir tatil adresi. Ama pandemiyle birlikte daha da gözde oldu çünkü salgından çok az etkilenen yerlerden biri. Turizm adanın ekonomisinin ana kaynaklarından. Adadaki vaka sayısının yok denecek kadar az olması önlemleri esnetmelerini değil tam aksine daha titiz davranmalarını sağlamış. Hastalığın seyri ve resmi tablolara göre ülkeleri A, B, C kategorilerine ayırmışlar. Hangi kategorideki ülkeden geliyorsanız, ona uygun prosedürlere tabi tutuluyorsunuz. Türkiye B kategorisinde. Buna göre adaya girişte, en fazla 5 gün önce yaptırdığınız PCR testinin sonucunu göstermeniz gerekiyor. Ayrıca ülkeye girişte size ikinci kez PCR testi yapıyorlar ve sonuç çıkana kadar ister otel ister ev, nerede konaklayacaksanız izole olarak orada kalmanız gerekiyor.

Adanın kalbi Lefkoşa
Adanın tam ortasındaki Lefkoşa, ticari ve politik başkent. Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngiliz izlerini kentte takip edebilirsiniz. 11 burçlu kent surları, Venedik kumandanlarının adını taşıyor. Girne Kapısı’ndaki 2. Mahmut’un tuğrasına dikkat edin. Adadaki ilk ve en önemli Osmanlı eseriyse 68 odalı Büyük Han. Şehri keşfetmeye surların içinden başlayın. Bana göre adadaki en çarpıcı eserlerden biri Ayasofya Katedrali. Camiye çevrilince Kıbrıs fatihi II. Selim’e ithafen Selimiye adını almış. Lüzinyan krallarının taç giyme törenlerinin yapıldığı gotik bina 1326 yılında bitirilmiş. Merit Hotel ve Grand Pasha, “Lefkoşa’da nerede kalınır?” sorusunun bendeki yanıtı. Eziç Restoran ise dünya mutfağından lezzetlerle kesinlikle denenmeyi hak ediyor.

Etkileyeci bir Akdenizli
Kuzey Kıbrıs’ın en güzel kenti bence Girne… 2000 yıllık tarihi, güzel limanı, şirin kafeleri, lezzetli restoranları ve otele dönüştürülen eski yapılarıyla etkileyici bir Akdenizli. Şehri izleyebileceğiniz en güzel yer kale. İçindeki 2300 yıllık batık gemi, Akdeniz’in en eski ikinci batık ticaret gemisi olarak geçiyor. Kaya Palazzo Girne, adadaki en sevdiğim otellerden biri. Çıtası yüksek tutulmuş, çok özel bir adres. Mimarisinde Versay Sarayı’ndan ilham almışlar. Dekorasyondaki rafine zevki çok beğeniyorum. Buna servis kalitesini de eklemeyi başardıkları için ortaya ayrıcalıklı bir tatil deneyimi çıkıyor. Merit Grubu, Lord Palace, Colony, Elexus, Acapulco ve Savoy oteller bu kentte rahatlıkla kalabileceğiniz adresler. Girne’de yemek yiyebileceğiniz çok güzel restoranlar var. Deniz ürünleri için Ambians ve Shell Wi, kebap için Niyazi Restoran, Yorgo’nun Yeri ve Sarayburnu Ocakbaşı’nı önerebilirim.

Listeye bir de Tezgâh Cafe’yi ekleyin ve gidince ya lavantalı cheesecake ya da ‘San Sebastian’ yiyin. Kararsız kalırsanız bir kerelik kaloriye takılmayın ikisini birden deneyin gitsin! Girne’ye gittiğinizde, Karmi’yi de rotanıza ekleyin. Kente oldukça yakın bu köy sanki zamansız gibi. Adını Türkçeleştirmek için Karaman demişler. Mütevazı bir güzelliği var. Ara sokaklarında gezinmenin tadı bir başka… Köy meydanına sadelik ve huzur hâkim… Hiçbir aceleniz olmadan gezinmenin tadını çıkarmak ve birbirinden hoş manzaralara şahit olmak isterseniz Karmi’yi görmeden dönmeyin derim.

Gez gez bitmez
Gazimağusa’ya giderseniz, gezmek için uzunca zaman ayırmanızı öneririm. Salamis harabeleri, Lala Mustafa Paşa Camii, Othello Kulesi, St. Barnabas Manastırı, Salamis Antik Kenti, Namık Kemal Zindanı, Kertikli Hamamı, Kral Mezarları, Venedik Sarayı ve şehir surları listenizde olsun. Arkın Palm Beach, Salamis Bay Conti, Limak Cyprus Deluxe ve Concorde Hotel pandemi döneminde açık olan oteller; rahatlıkla kalabilirsiniz. Kıyı Balık ve Kemeraltı Restoran en güzel lezzet durakları arasında. Özellikle Kemeraltı’nda ‘fırın kebabı’ deneyin. Benim gibi tatlıyla arası sıkı fıkı olanlar, Pelit Pastanesi ve Tatlı Hayat Cafe’yi de ziyaret edebilir.

Maldivler’i aratmıyor
Kıbrıs’ı anlatıp da denizden bahsetmemek olur mu? Yapılacak en güzel şeylerden biri tabii ki denizin tadını çıkarmak. Bana kalırsa adanın en güzel plajları Bafra bölgesinde; Maldivler’i aratmıyor desem yeridir. Maviliğin en güzel adreslerinden bir diğeri de Karpaz. KKTC’nin en kuzey ucunda… Gidince Dipkarpaz Köyü’ne de mutlaka uğrayın.

GÖRMEDEN DÖNMEYİN
Adanın en turistik noktalarından biri Bellapais Köyü. Girne’ye sadece 5 kilometre uzaklıkta. Adı Fransızcada Barış Manastırı’ndan gelen Bellapais Manastırı da Doğu Akdeniz’deki en güzel gotik mimari örneklerinden… Manastırın bugüne ulaşan bölümü, Fransa Kralı III. Hugh tarafından yaptırılmış. Kıbrıs’ı Osmanlı alınca, ibadet için Ortodoks Rumlara tahsis edilmiş. Avlusunda Roma dönemine ait lahitler var.

‘UYUYAN GÜZEL’E İLHAM VERMİŞ
Girne’ye 10 kilometre mesafedeki St. Hilarion Kalesi’nin, o meşhur ‘Uyuyan Güzel’ masalına ilham verdiği söyleniyor. Aslında kaleye tırmanan 480 merdiveni çıkarken, zaten bir masalın içinden geçiyor gibisiniz; “İlham vermesi çok doğal” dedirtiyor. En çarpıcı manzara 732 metre yükseklikteki ‘Kraliçenin Penceresi’nden görünüyor. Kalenin zirvesindeyse Prens John Kulesi var.