Türkiye, “AB Zirvesi’ne” tepkisini Brüksel’de sürdürüyor
Date Added: 02 Mayıs 2024, 09:51

Türkiye, 17-18 Nisan’da Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Zirvesi’nde, ilişkilerde ilerleme sağlanmasıyla Kıbrıs sorununun ilintilendirilmesine verdiği, AB ile diyaloğun Türkiye’ye yönelik adımların hızı, düzeyi ve kapsamına göre ele alınacağı yönündeki tepkisinin ardından, Brüksel’de davet edildiği iki etkinlikten birine katılımı büyükelçi düzeyinde tuttu, diğerine ise iştirak etmedi.

AB Dönem Başkanı Belçika tarafından düzenlenen Birliğin 2004’teki en büyük genişlemesinin 20. yılı kutlaması ve gayriresmi AB Genel İşler Konseyine, AB üyesi ülkelerin yanı sıra halihazırda aday veya potansiyel aday 10 genişleme ülkesi de davet edildi.

Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre, Türkiye, 29 Nisan akşamı Brüksel Güzel Sanatlar Merkezi’nde (BOZAR) düzenlenen AB’nin 2004’teki en büyük genişlemesinin 20. yıl dönümü kutlama etkinliğine GKRY’nin hukuk dışı üyeliği nedeniyle katılmadı. Türkiye, 30 Nisan sabahı düzenlenen gayriresmi AB Genel İşler Konseyinin 10 genişleme ülkesi ile çalışma kahvaltısında ise bakan değil büyükelçi düzeyinde temsil edildi.

Türkiye’nin katılım düzeyinin, 17-18 Nisan AB Zirvesi’nin Türkiye ile ilgili kararlarına Ankara’nın verdiği tepki nedeniyle düşük tutulduğu öğrenildi.

Türkiye’nin AB Nezdinde Daimi Temsilcisi Büyükelçi Faruk Kaymakcı, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, 10 genişleme ülkesini ilk kez bir araya getiren gayriresmi AB Genel İşler Konseyi toplantısına katıldığını kaydederek, “AB üyelik perspektifinin güçlendirilmesinin reformları hızlandıracağını ve üyelik müzakereleri sürecinde veto hakkının kötüye kullanılmasının herkesin aleyhine sonuçlar doğurduğunu vurguladık.” ifadesini kullandı.

Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, “17-18 Nisan 2024 tarihlerinde Brüksel’de gerçekleştirilen AB Devlet ve Hükümet Başkanları Özel Zirvesi’nde ülkemize ilişkin kabul edilen kararlar, AB’nin ülkemize ve küresel gelişmelere dair stratejik vizyon eksikliğinin yeni bir örneğidir.” ifadesi kullanılmıştı.

Açıklamada, “Zirve sonuçlarında ülkemizle işbirliği ve karşılıklı fayda sağlamaya yönelik bir ilişki geliştirilmesinin AB’nin stratejik menfaatine olduğu vurgulanmaktadır. Buna karşın, AB Komisyonu Başkan Yardımcısı/AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell ve AB Komisyonu tarafından hazırlanan AB-Türkiye ilişkilerine dair Ortak Bildirimde yer alan tavsiyelere ilişkin somut bir karar alınamaması ciddi bir tutarsızlıktır.” eleştirisine yer verilmişti.

“Türkiye-AB ilişkilerinde ilerleme sağlanmasıyla Kıbrıs sorununun ilintilendirilmesi tarafımızdan hiçbir zaman kabul görmeyecektir.” vurgusunda bulunulan açıklamada, “çok yönlü Türkiye-AB ilişkilerini Kıbrıs meselesine indirgeyen anlayıştan vazgeçilmesi gerektiği, böylesi bir zihniyetin Kıbrıs sorununa veya diğer bölgesel ve küresel meselelere olumlu ve yapıcı bir katkı sunamayacağı” ifade edilmişti.